Akhisar Demokrasi Platformu bileşenlerinin destek verdiği basın açıklaması Eğitim-İş Temsilci Başkanı Cem Kadir Bedirhanoğlu, Eğitim-Sen İlçe temsilcilik Kadın Sekreteri Gönül Kızıltaş ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası İl temsilcisi Merve Yelken okudu.Hükümet Binası önünde Eğitim-İş, Disk Emekli-Sen, Eğitim-Sen, Akhisar Çevre Derneği. SES, CHP, EMEP, Sol Parti, Sol Parti Kadın Derneği, Akhisar Cem Evi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Halk Evleri, Tüm-Bel-Sen, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Akhisar Demokrasi Platformu ortak basın açıklaması yaptı Akhisar Demokrasi Platformu bileşenlerinin destek verdiği basın açıklaması Eğitim-İş Temsilci Başkanı Cem Kadir Bedirhanoğlu, Eğitim-Sen İlçe temsilcilik Kadın Sekreteri Gönül Kızıltaş ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası İl temsilcisi Merve Yelken okudu. LAİKLİĞİ VE LAİK EĞİTİMİ HEDEF ALAN POLİTİKA VE UYGULAMALARA DERHAL SON VERİLMELİDİR!Türkiye’de uzunca bir süredir eğitim sisteminin siyasi iktidarın hedefleri doğrultusunda, dini kural ve referanslara göre biçimlendirilmek istendiği bilinmektedir. Son yıllarda, Millî Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmıştır. Bu ortak projeler üzerinden eğitimi dinselleştirme süreci hızlandırılmış, doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar hayata geçirilmiştir. Seçimlerin bitmesinin ardından iktidar bloğu, eğitimi gericileştirme çalışmalarına gözle görünür şekilde hız vermiştir. Sadece bu hafta, Valilik onayı ile İstanbul’un farklı ilçelerinde toplam 238 okul Bilal Erdoğan ile çok sayıdaki yandaşın yönetiminde yer aldığı TÜGVA’ya tahsis edilmiştir. TÜGVA, devlet okullarında yaz boyunca dini ‘eğitimler’ düzenleme hakkına kavuşmuştur. Bu doğrultuda Pedagojik eğitimi bulunmayan vaiz, imam hatip, Kur’an kursu öğreticileri, İzmir, Eskişehir başta olmak üzere, Manisa ve Akhisar da dahil çeşitli illerde görevlendirilmeye başlanmıştır. Protokolde ifade edildiği biçimiyle, öğrencilerin moral ve motivasyonlarını artırıcı rehberlik hizmetleri dört yıllık eğitim fakültesi mezunu psikolojik danışmanlarca, zaten yıllardır sürdürülmektedir. Bu Proje, 1739 sayılı kanuna aykırı olarak eğitim hizmetinin yürütülmesini, gözetilmesini ve denetlenmesini Diyanet İşleri Başkanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile paylaşarak gözetim, yürütme ve denetim görevini ihlal etmektedir. Yine ÇEDES Projesi, öğrencilerin hem okulda hem de okul dışı ve yaz tatillerindeki geçirdiği zamanları ele geçirmekte, okulu ve öğrencileri dini referanslı eğitim anlayışı ile siyasallaştırmaktadır. Sorumlu kurumlarca yeterince denetlenmeyen, kamusal alana açık olmayan bu alanlarda çocuğa yönelik yaşam hakkı ihlali, fiziksel şiddet, ekonomik şiddet ve çocuk ihmali ve istismarı olaylarını kamuoyu yakından gözlemlemiştir. Eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerekmektedir. Ancak MEB, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda “tek din, tek mezhep” yaklaşımıyla hareket ederek okullarda öğrencilere dini ve manevi değerleri aktarmayı kendisine görev edinmiştir. ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Hiçbir toplum birbirinin aynı olan, aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmamaktadır. Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması doğru değildir. Bu farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılıktır. Öğrencilerin inancı ya da kimliği nedeniyle ötekileştirilmesine ve ayrımcılığa neden olacak her türlü girişime son verilmelidir.1. ÇEDES protokolü mantıksızdır: Çünkü her şeyden önce kamu kaynaklarını ve gücünü doğru kullanmamanın, iktidarın sevdiği tabirle “israf” etmenin bir yoludur. Okullarımızda danışmanlık hizmetini yapmak görevli rehber öğretmenlerin sorumluluğundadır. Rehber öğretmenlerin sayısı konusunda bir eksiklik varsa, atama bekleyen on binlerce rehber öğretmenimiz vardır. Okullarımızda din eğitimi ise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında uzman öğretmenler tarafından zaten verilmektedir. Öte yandan “değerler eğitimi” hali hazırda zaten biz öğretmenlerin çocuklara nasıl anlatacağımız konusunda eğitim aldığımız bir alandır. Yani devletin, zaten elinin altında olan öğretmenlerine bu eğitimi yaptırtmak yerine dışarıdan başka görevliler atamak hem kamu kaynağını doğru kullanmamaktır hem de mantıkla çelişmektir. Milli Eğitim bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Çocuklarımız, ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirilemez! Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tavır almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz. Özel Sektör Öğretmenleri sendikası üyesi çoğu arkadaşımız çalıştığı için veya “patron öğrenirse fişlenirim, mobbinge maruz kalırım düşüncesiyle” aramıza bugün katılamadılar.Bizim çalışma koşullarımız, tamamen patronların inisiyatifine bırakılmış durumda. İmzaladığımız sözleşmelerde, patronun canı ne isterse o yazıyor. Aldığımız maaşlar asgari ücret ya da altında. 14-15 yıllık tecrübeli öğretmenler maksimum asgari ücret artı 4 bin TL’ye çalışıyor. Yapılan her asgari ücret düzenlemesinde maaşlarımız eriyor. Evlerimizi zor geçindiriyor, aldığımız borçlarla yasamaya çalışıyoruz. Arkadaşlarımız KPSS yüzünden intihar ederken, ataması yapılmayan arkadaşlarımız inşaatlarda çalışıp iş cinayetine kurban giderken MEB öğretmen yerine imam ataması yapıyor. Manevi danışmanlığın yasal olmadığını defalarca dile getirdik. Atanamayan yüzlerce Psikolojik ve Danışmanlık öğretmeni eğitimini bilimi temel alarak tamamlamışlardır. İslerinde uzman meslektaşlarımız yerine bu uygulamanın devam etmesi kabul edilemez. Soruyoruz çocuklarımızın imama mı ihtiyacı var yoksa öğretmene mi?
Eğitim
Yayınlanma: 14 Haziran 2023 - 20:51
LAİKLİĞİ VE LAİK EĞİTİMİ HEDEF ALAN POLİTİKA VE UYGULAMALARA DERHAL SON VERİLMELİDİR!
Eğitim
14 Haziran 2023 - 20:51
İlginizi Çekebilir