Denizli Barosu önceki dönem başkanlarımızdan, Muğla Barosuna kayıtlı Av. M.
Erdal Çam altı gün önce, daha evvel davasına baktığı müvekkili tarafından,
sadece mesleki faaliyeti nedeniyle katledildi.
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Av. Servet Bakırtaş, bakmakta olduğu bir
dosyanın karşı yanı tarafından ofisinde katledilmişti.
Bakırtaş’tan bir yıl önce İstanbul Barosuna kayıtlı genç meslektaşımız Av. Ersin
Arslan, haciz işlemleri için bulunduğu görev yerinde göğsünden vurularak
katledildi. Ersin Arslan’ın katlinden birkaç ay sonra Konya’da Av. Asilcan Tuzcu,
boşanma davasını üstlendiği müvekkilinin eşi tarafından bıçaklandı. Zanlı,
meslektaşımızı, peruk takıp evinin girişinde beklemişti. Av. Asilcan Tuzcu, saldırı
sonrası bir gözünü kaybetti.
Asilcan Tuzcu’dan tam bir yıl önce, İstanbul Barosuna kayıtlı meslektaşlarımız
Av. Savaş Baş ve Av. Necati Çakmak, Ankara’da haciz işlemleri esnasında bıçaklı
saldırıya uğradılar. Yaralanan meslektaşımız Savaş Baş halen bu saldırının
izlerini taşıyor.
Henüz üç hafta önce, Afyonkarahisar Barosuna kayıtlı meslektaşımız Av. Hakkı
Cihan Coşkun, tarafı bile olmadığı dosyada, yalnızca mesleki dayanışma
kapsamında yetki belgesi ile iştirak ettiği haciz işlemi sırasında, işyeri sahipleri
ve çalışanlarının saldırısına maruz kalarak yaralandı. Saldırganlar, olay yerine
intikal eden jandarma personelinin yanında da saldırılarına devam ettikleri
hâlde, serbest bırakıldılar.
Üç gün önce, Nevşehir Barosu önceki dönem Başkanlarımızdan Av. Mustafa
Necmi Öncül, takip ettiği dosyanın karşı yanı olan iki kişi tarafından darbedildi.
2Bu saydıklarımız, her gün ve yaşamın her alanında sistematik hâlde yaşanan
avukata yönelik şiddetin, yaşam hakkına dönük ve can yakıcı çok sayıda
örneğinden yalnızca birkaç tanesidir.
Avukatlar; her geçen gün daha fazla öldürme, yaralama, tehdit, hakaret gibi
saldırıların mağduru haline geliyor. Bazen sözlü bazen silahlı olan; bazen
müvekkilden bazen karşı taraftan kaynaklanan ve bazen yaralama bazen ölümle
sonuçlanan bu saldırıların değişmeyen ortak bir yönü var: Avukatların bu
saldırılarla karşı karşıya kalmalarının nedeni, yalnızca mesleki faaliyetlerini
yerine getirmeleridir. Münferitmiş gibi görülen bu saldırılar, aynı zamanda
avukatlık faaliyetine, savunmaya, dolayısıyla adil yargılanma hakkına ve adaletin
tesisine yöneliktir.
Avukata yönelik şiddetin temelinde, avukatın mesleki faaliyetleri, görevlerini
yaparken müvekkilleriyle özdeşleştirilmeleri veya savunma hakkının etkin
kullanılması için mücadele ederken bu görevin ifasını önleme niyeti yer
almaktadır.
Bizler, avukatlık mesleği kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin, niteliği gereği
çekişme ve uyuşmazlık içerdiğini biliyoruz. Avukata yönelik şiddet, toplumun
genelinde gözlenen şiddet eğiliminden veya diğer meslek mensuplarına yönelik
şiddetten önemli farklılıklar içermektedir. Bu nedenle, avukata yönelik şiddete
ilişkin gerekli adımlar atılarak, özel olarak önlem alınması elzemdir.
Avukata saldırma pervasızlığını gösteren saldırganlar bu cüreti, mesleğin
itibarsızlaştırılması çabasından ve cezasızlık politikalarından alıyorlar. İnfaz
kanunlarında yapılan değişiklikler, cezasızlık politikalarını daha da
derinleştiriyor. Avukata yönelik şiddetle, ciddi bir politika benimsenerek
mücadele edilmediği sürece, tekil vakalarda verilen ancak infaz düzenlemeleri
nedeniyle göstermelik kalan cezalarla yol alınması mümkün değildir.
3Türkiye Barolar Birliğinin; avukata yönelik şiddetle ilgili olarak 4 Nisan 2022’de
Türkiye Büyük Millet Meclisine, 8 Temmuz 2022’de Adalet Bakanlığına yapmış
olduğu başvurularda dile getirilen; konunun öncelikli gündem maddesi haline
getirilmesi, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, zorunlu tedbirlerin derhal
alınması ve mevzuat çalışması yapılması şeklindeki açık, somut, net talep ve
önerilerinin bir an evvel karşılanması, avukatlar için olduğu kadar yurttaşların
savunma hakları için de zorunludur. Çünkü avukata yönelik saldırı, yurttaşın
savunma hakkına yönelik saldırıdır.
Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz: Mesleğimizi yaparken, görevimizi ifa
ederken can veriyoruz. Avukat tehdit altındaysa, hak arama özgürlüğü de tehdit
altındadır. Bizler dava dosyalarının tarafı değil, vekiliyiz. Vekalet etmek
mesleğimizin gereğidir. Biz bu görevi üstlenmezsek; adalet işlemez. Bize
saldıranların bile muhtaç oldukları savunma hakkı kullanılamaz. Bizler bu görevi,
şu veya bu kişilerin menfaati için değil, adil yargılanma hakkının hayata
geçirilmesi için yerine getiriyoruz.
Acil talebimiz şudur: Yeni yasama döneminde, Anayasa’nın 98. ve TBMM
İçtüzüğü ’nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmalı,
konuyla ilgili TBMM araştırma komisyonu kurulmalıdır. Türkiye Barolar Birliğinin
Adalet Bakanlığına sunduğu önerilerde yer alan gerekli düzenlemeler acilen
hayata geçirilmelidir. Devletin tüm kurumlarında ve yurttaşlarda, avukata
yönelik şiddetin engellenmesiyle ilgili farkındalık yaratılmalı ve buna ilişkin
somut çalışmalar hayata geçirilmelidir.
Tek bir kayba daha tahammülümüz yok! 180 bin avukat, Barolarımız ve Türkiye
Barolar Birliği olarak; avukata yönelik şiddetin normalleşmesine izin
vermeyecek, onurla ve asla vazgeçmeden ortak mücadeleyi sonuna kadar
sürdüreceğiz.
Meslek şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve
yurttaşlarımızın haklarını sahipsiz bırakmayacağız.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
Erdal Çam altı gün önce, daha evvel davasına baktığı müvekkili tarafından,
sadece mesleki faaliyeti nedeniyle katledildi.
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Av. Servet Bakırtaş, bakmakta olduğu bir
dosyanın karşı yanı tarafından ofisinde katledilmişti.
Bakırtaş’tan bir yıl önce İstanbul Barosuna kayıtlı genç meslektaşımız Av. Ersin
Arslan, haciz işlemleri için bulunduğu görev yerinde göğsünden vurularak
katledildi. Ersin Arslan’ın katlinden birkaç ay sonra Konya’da Av. Asilcan Tuzcu,
boşanma davasını üstlendiği müvekkilinin eşi tarafından bıçaklandı. Zanlı,
meslektaşımızı, peruk takıp evinin girişinde beklemişti. Av. Asilcan Tuzcu, saldırı
sonrası bir gözünü kaybetti.
Asilcan Tuzcu’dan tam bir yıl önce, İstanbul Barosuna kayıtlı meslektaşlarımız
Av. Savaş Baş ve Av. Necati Çakmak, Ankara’da haciz işlemleri esnasında bıçaklı
saldırıya uğradılar. Yaralanan meslektaşımız Savaş Baş halen bu saldırının
izlerini taşıyor.
Henüz üç hafta önce, Afyonkarahisar Barosuna kayıtlı meslektaşımız Av. Hakkı
Cihan Coşkun, tarafı bile olmadığı dosyada, yalnızca mesleki dayanışma
kapsamında yetki belgesi ile iştirak ettiği haciz işlemi sırasında, işyeri sahipleri
ve çalışanlarının saldırısına maruz kalarak yaralandı. Saldırganlar, olay yerine
intikal eden jandarma personelinin yanında da saldırılarına devam ettikleri
hâlde, serbest bırakıldılar.
Üç gün önce, Nevşehir Barosu önceki dönem Başkanlarımızdan Av. Mustafa
Necmi Öncül, takip ettiği dosyanın karşı yanı olan iki kişi tarafından darbedildi.
2Bu saydıklarımız, her gün ve yaşamın her alanında sistematik hâlde yaşanan
avukata yönelik şiddetin, yaşam hakkına dönük ve can yakıcı çok sayıda
örneğinden yalnızca birkaç tanesidir.
Avukatlar; her geçen gün daha fazla öldürme, yaralama, tehdit, hakaret gibi
saldırıların mağduru haline geliyor. Bazen sözlü bazen silahlı olan; bazen
müvekkilden bazen karşı taraftan kaynaklanan ve bazen yaralama bazen ölümle
sonuçlanan bu saldırıların değişmeyen ortak bir yönü var: Avukatların bu
saldırılarla karşı karşıya kalmalarının nedeni, yalnızca mesleki faaliyetlerini
yerine getirmeleridir. Münferitmiş gibi görülen bu saldırılar, aynı zamanda
avukatlık faaliyetine, savunmaya, dolayısıyla adil yargılanma hakkına ve adaletin
tesisine yöneliktir.
Avukata yönelik şiddetin temelinde, avukatın mesleki faaliyetleri, görevlerini
yaparken müvekkilleriyle özdeşleştirilmeleri veya savunma hakkının etkin
kullanılması için mücadele ederken bu görevin ifasını önleme niyeti yer
almaktadır.
Bizler, avukatlık mesleği kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin, niteliği gereği
çekişme ve uyuşmazlık içerdiğini biliyoruz. Avukata yönelik şiddet, toplumun
genelinde gözlenen şiddet eğiliminden veya diğer meslek mensuplarına yönelik
şiddetten önemli farklılıklar içermektedir. Bu nedenle, avukata yönelik şiddete
ilişkin gerekli adımlar atılarak, özel olarak önlem alınması elzemdir.
Avukata saldırma pervasızlığını gösteren saldırganlar bu cüreti, mesleğin
itibarsızlaştırılması çabasından ve cezasızlık politikalarından alıyorlar. İnfaz
kanunlarında yapılan değişiklikler, cezasızlık politikalarını daha da
derinleştiriyor. Avukata yönelik şiddetle, ciddi bir politika benimsenerek
mücadele edilmediği sürece, tekil vakalarda verilen ancak infaz düzenlemeleri
nedeniyle göstermelik kalan cezalarla yol alınması mümkün değildir.
3Türkiye Barolar Birliğinin; avukata yönelik şiddetle ilgili olarak 4 Nisan 2022’de
Türkiye Büyük Millet Meclisine, 8 Temmuz 2022’de Adalet Bakanlığına yapmış
olduğu başvurularda dile getirilen; konunun öncelikli gündem maddesi haline
getirilmesi, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, zorunlu tedbirlerin derhal
alınması ve mevzuat çalışması yapılması şeklindeki açık, somut, net talep ve
önerilerinin bir an evvel karşılanması, avukatlar için olduğu kadar yurttaşların
savunma hakları için de zorunludur. Çünkü avukata yönelik saldırı, yurttaşın
savunma hakkına yönelik saldırıdır.
Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz: Mesleğimizi yaparken, görevimizi ifa
ederken can veriyoruz. Avukat tehdit altındaysa, hak arama özgürlüğü de tehdit
altındadır. Bizler dava dosyalarının tarafı değil, vekiliyiz. Vekalet etmek
mesleğimizin gereğidir. Biz bu görevi üstlenmezsek; adalet işlemez. Bize
saldıranların bile muhtaç oldukları savunma hakkı kullanılamaz. Bizler bu görevi,
şu veya bu kişilerin menfaati için değil, adil yargılanma hakkının hayata
geçirilmesi için yerine getiriyoruz.
Acil talebimiz şudur: Yeni yasama döneminde, Anayasa’nın 98. ve TBMM
İçtüzüğü ’nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmalı,
konuyla ilgili TBMM araştırma komisyonu kurulmalıdır. Türkiye Barolar Birliğinin
Adalet Bakanlığına sunduğu önerilerde yer alan gerekli düzenlemeler acilen
hayata geçirilmelidir. Devletin tüm kurumlarında ve yurttaşlarda, avukata
yönelik şiddetin engellenmesiyle ilgili farkındalık yaratılmalı ve buna ilişkin
somut çalışmalar hayata geçirilmelidir.
Tek bir kayba daha tahammülümüz yok! 180 bin avukat, Barolarımız ve Türkiye
Barolar Birliği olarak; avukata yönelik şiddetin normalleşmesine izin
vermeyecek, onurla ve asla vazgeçmeden ortak mücadeleyi sonuna kadar
sürdüreceğiz.
Meslek şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve
yurttaşlarımızın haklarını sahipsiz bırakmayacağız.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.