Türkiye ekonomisi, son yıllarda bir dizi dış etkenden dolayı dalgalanma yaşadı. Ancak, bu dalgalanmaların çoğu, iç dinamiklerin etkisi altında gerçekleşti. Kemal Derviş'in baş rollerde oynadığı filmde gördüğümüz ekonomi sistemi, benzer bir yapıya işaret ediyor: Yabancı yatırımcıları kucaklamak yerine, yerli girişimcilerin önünü kesmek.
Bu sistem, Türkiye'nin gerçek potansiyelini açığa çıkaramaz. Yerli girişimcilerin, sürdürülebilir büyüme ve istihdam yaratma konusundaki potansiyelleri, engellerle karşı karşıya kaldığında, ülke ekonomisi de potansiyelini tam olarak gerçekleştiremez.
Yerli girişimcilerin yatırım yapma konusundaki isteksizliği, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel sonuçlara da yol açar. Bu nedenle, Türkiye'nin yatırım ortamında bir değişim gereklidir. Yatırım yapma sürecini kolaylaştıran, teşvik eden ve destekleyen bir sistem oluşturulmalıdır.
Bu değişim, hükümetin, iş dünyasının ve sivil toplumun bir araya gelerek ortak bir vizyon oluşturmasını gerektirir. Dışarıdan gelen yatırımların önemini inkar etmiyoruz, ancak yerli girişimcilerin de aynı fırsatlara erişim sağlaması kritiktir.
Türkiye'nin ekonomik geleceği, içeriden gelen yenilikçi ve girişimci ruhuyla şekillendirilmelidir. Bu, sadece ekonomik refahı artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal kalkınma ve istikrarın temelini de oluşturur.