Kayıp bir bavul gibiyim havaalanında Çok mu ayıp hala mutluluk istemek? Bugün benim doğum günüm Hem sarhoşum hem yastayım Bir bar taburesi üstünde babamın öldüğü yaştayım...Bugün benim doğum günüm kelimeler büyüyor ağzımda Bildiğim tüm hayatlar Paramparça...
NO:19....
Avlululuydu evimiz, genişti alabildiğine. Gerçi çocuk gözüyle çok büyüktü belki de bize gözüken.Merdivenlerimizin her basamağındaki ve bahçesinde saksılarda bol çiçekli bahçe hayal edin. Pembe, kırmızı, mor sardunyalar gözün gördüğü her yerdeydi. Gerçi biz onların adını ‘ cereyan’ çiçeği derdik, öyle öğrenmiştik adını. Bahçedeki hanımeli çiçeğinin kokusu tüm evi sarardı. Çiçeğini koparıp balını yemeyen yoktur herhalde içinizde...
Pazar günü çamaşır günümüzdü. Annem ve yengem sabah erken saatlerde kara, iki kulplu kazanı ocağa koyar, altına odun sokulur, su kaynamaya başlayınca duvarda asılı tahta çamaşır tekneleri çividen çıkartılır, içi oyulmuş su kabağı ile tekneye kazandan kaynar su konur, içine karton kutuda Omo dökülür, taht a fırça ile döve döve çamaşırlar yıkanırdı. Çamaşır sodasıda ağartıcıydı. Bir su annem bir su yengem köpük köpük yıkar, son su durulanırdı. Beyazlar en son kazandaki suda kaynatılır, sakız renkli beyazlar en ön çamaşır teline serilirdi. Tüm bu işlemler ikindi ezanına kadar sürerdi.Odun közünün altına mutlaka gömmelik patlıcan ve kırmızı biber konur közlenirdi, akşam yemeği için. Çamaşır sonrası mutfağa geçilir mayalı ya bir puaça yada ıspanaklı gözleme kuzene sobanın üzerinde yada fırınında pişirilirdi. Çay mı kuzine üzerinde çoktan demlenmiş olurdu. Radyo mutlaka açık olur Nuri Sesigüzel’ den ‘Uzayıp giden tren yolları türküsü çayımıza eşlik ederdi. Kalabalıkla Ne güzel yenirdi.Dedem, annemler biz ve amca çocukları aynı bahçede büyüdük.
Küçük çocuklardık başka mahallelerde büyüyen. Kimimiz incir ağacına çıkmayı severdik, kimimiz bahçemizdeki erik ağacına. İlkbaharda ki zamanlar daha güzeldi, biz saf ve duru çocuklardık.Bazımız pamuk şekercinin yolunu gözler, bazımız macuncunun. Kimimiz tazı gibi koşmayı sever kimimiz öylece oturmayı...Mevsimleri bilmeden büyüyen çocuklardık, bildiğimiz tek şey oyun oynamaktı. Bazı kızlar yurt dışındaki amcasının getirdiği kırmızı elbiseli bebek ile oynar, bazı oğlan çocukları çamurdan heykel yaparlardı. Çocukların tek üşümediği yer oyun oynadıkları yerdi. Uçurtmaya ‘çerken’ diyen nesillerdik!
‘Hani herkes arkadaş ,hani oyunlar sürerken..
Hani çerçeveler boş
Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken
Eskidendi, eskidendi çok eskiden..
Doğum günüm hakikaten bugün. 26 Mayıs....Sağlık ve huzurumuz daim olsun..Sevmenin zirvesini yaşadığım bir yıl olsun...Çok güzel nice zamanlara dostlar...
Aylin ÖZ.
Kalemine ve yüreğine sağlık iyi yıllar
Teşekkür ediyorum kardeşim
Umudun adı o*** Aylin yazarımıza Doğal,içten, akıcı yazısı için Teşekkürler