Mart ayının ortalarıydı, balkonuma çıkıp sabahın seherinden bir nefes alıp doğan güne selam vererek saksı dolusu kalabalık olan alana baktım.
Küçücük alanda sardunyalar açmış, aloevera çiçeklerim boy vermiş birde baktım gözlerime inanamadım, echinopsis oxygona( kaynana dili derler ancak bu ismi sevmem)çiçeğim minik dikenli ve üç yıldır büyümesini beklediğim bitkim çiçek açmış. Öyle büyük özen ile bekledim ki onun açmasını inanamazsınız, hiç ümidimi de kesmedim ondan, bir gün büyüyecek ve çiçek açacaksın dedim ve oldu. Mutlu olmak bu kadar kolaydı. Sabreden derviş muradına ermiş misali , sabrın sonu selamettir demek gibi... Uzaktan sevdim, çiçeği zarar görsün istemedim, ama mutlu oldum işte . Hayat yaşanmaya değer her ne olursa olsun...Pes etmeyin, isyanda.
Neler oluyor bize? Dünyada yaşananları gördükçe mi bu korkumuz? Azıcık sakinlik lazım değil mi? Başımızdan neler neler geçmedi mi? Kuş gribi, uğruna şarkılar yazılan domuz gribi, zatürre, verem, nezle , grip, aids hep bir dönem yaşadık. Sevgili @serdarbuyukkoyuncu nun sayfasındaki verilere göre
115 Ülkede Corana vürüsü bulaşan insan sayısı 114.809 kişi.
Virüsten yaşamını yitiren kişi sayısı 4031,
iyileşen sayısı 64081.
Olaki hastalık bulaştı panik yok. Kişilerin yüzde 81’i hafif,
yüzde14’ü orta,
sadece yüzde 5’ i kritik seyrediyor.
Yani 50 yaşın altındaysanız, Çin’ de yaşamıyorsanız Corana kapma ihtimalini kapma olasılığınız 45 milyonda 1 ihtimal.
Mesela 10 Şubat’ta Corana virüsten ölen sayısı 180,
aynı gün 26232 kişi kanserden, 24641 kişi kalp rahatsızlığından, 4300 kişi ise diyabetten öldü diyerek yazısını sonlandırmış.
Biliyor musunuz kolonya fiyatları uçtu, biliyor musunuz maske ve dezenfekte ürünler aldı başını gidiyor. Makarna stoklayın dediler, dediler, yazdılar, çizdiler, fırsat bu fırsat deyip bunu kâra dönüştürmeyi akıllarına getirdiler. Bunu düşünmekten asla vazgeçmediler. Çok akıllı olduklarını sanıyorlar, inanamıyorum. Yaşadığım yerde kolonya bulamadım. Yapmayın bunu zor olan yaşamı daha da zorlaştırmayın.
Yaptığım tedbirler mi kısaca bahsedeyim. Sabun ve su asla vazgeçmediğim, sayısını bile unutuyorum o kadar çok yani . Tuzlu su gargarası, ağız ve burundan. Beslenme düzeni, bildiğim gibi yiyorum. Tokalaşmıyorum, sarılmıyorum.. Ancak elimi kalbime verip gözlerimi sıkarak güzel bir gülümseme gönderiyorum karşı tarafa yeterli.
Normal yaşantınıza lütfen devam edin. Korkarak değilde bildiğiniz gibi kişisel hijyene dikkat ederek yaşayın. Virüsün ölümle sonuçlanma ihtimali yüzde 3 unutmayın. Korkarak anı yaşamayı kaçırmayın.
Attila İlhan’ ın şiiri takıldı aklıma. Sizlerle paylaşmak isterim çok sevdiğim.
Şiirsiz kalmayın, şarkısız da...
Ruhun en iyi gıdaları.
Unutmayın beden kadar ruhunda gıdaya ihtiyacı var.
Radyonuz açık olsun her daim
YAŞAMAK GÜZEL ŞEY AKLNIZDAN ÇIKARMAYIN...
Ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahar hazırlanıyor
bu şehir eski İstanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun...
Karanlık bulutları parçalayın, mavi gökyüzü düşlemekten, güzel günleri hayal etmekten, anılar biriktirmekten vazgeçmeyin. Ben asla vazgeçmeyeceğim. Benim güzel günlere olan inancım hiç bitmeyecek. Asla da yitirmeyeceğim umudumu...
Sağlıklı ve huzurlu hafta sonları.
Aylin ÖZ
Aferin Aylin yazını sevdim. Ha gayret. İyi gidiyorsun...
Bu İyi geldi hocam çok sağolun. Daha iyi olacak günlere ulaşacağız dilerim
Ellerin temizliği kadar kalbin, ruhun, duyguların, düşüncelerin temiz olsun. Hepsinden güzeli şiir güzel olmuş teşekkürler.