Gelişin huzur verdi , gidişin hüzün … Elveda Ya Şehr-i Ramazan …
Bayram gelmiş … Hoş gelmiş … Hareketli , olaylı , kayıplı , bol dualı ve inişli çıkışlı bir Ramazan ayı sonrası nihayet bayrama kavuştuk .
Bayram … Kimi için neşe , mutluluk ; kimi içinse boş bir merasim … Bir kısım insan çoktan bayram hazırlıklarını tamamladı , bayram tatlıları yapıldı ve ailece, dostlarla şenlik havasında bir bayramlaşma yapmaya başladı bile ; bir kısım içinse koca bir boşluk … Ne bir hazırlık telaşı , ne de ziyaret edilecek bir aile büyüğü olması … Bayram sabahı el öpmeye eve değil de , kabristana gidince anlıyor insan bayramın boş olduğunu … Bayramları bayram yapan şey sevdiklerimizle sarılıyor olabilmektir . Bayramları mezarlıkta kutlayanlar bilir , her daim biraz buruk ve can yakıcıdır bu günler … Bazı evlerin namazdan dönen ‘Babaları’ , bazı evlerin bayram kahvaltısı hazırlayan ‘Anneleri’ , bazı evlerin ise el öpen ‘Evlatları’ yoktur. Ve bazı evlere bayram gelmez … … …
Bayram gelmiştir … Ve bir eksik var vardır bazen … Yüzüne , sesine , gülüşüne hasret kaldıklarımız vardır … Bayram gelmiştir , ev kalabalıktır aslında … Ama bazılarının gözleri yalnızca bir kişiyi arar … … …
Bu Ramazan , Bayram kutlamak haram … Çocukları tutuklu anneler , babalar var … Ve bu günler geçmek bilmez … Çocukların mutlu olduğu güzel bir dünya içerisinde şeker tadında bayramlar geçirmelerini umuyorken ve bayramlar esas olarak çocukken güzelken … … …
Bayram , her hanede kutlanabildiğinde , her yürekte hissedilebildiğinde TAMdır … Aç kalınan sofralarda , bombalar yağarken bazı diyarlarda ve kul hakkına girilen her coğrafyada ‘bayram’ dediğin EKSİK kalır …
Ama yine de bayramlar , her zaman için bayram tadında olmalı ve nesilden nesile bu güzellikler aktarılmalı …
Hayır kapılarının sonuna kadar açık olduğu , kaza ve belaların bertaraf olduğu , yaşanılan tüm sorunların alıp götürüldüğü ; kalplerin sevgiyle , sofraların bereketle dolduğu ; sevinçli bir haber almayı bekleyen kulların bayram ettirecek haberler aldığı ; bir yüzü gülümsetmenin , bir kapıyı çalmanın , bir şeker vermenin , bir eli tutmanın , tatlı bir sohbetin , ailenin ve sevginin kıymetinin bilindiği ; evimize bereket , ruhumuza şifa , kalbimize deva , yüzümüze gülümseme , sevdiklerimizle bol muhabbetli bir bayram olmasını dilerim …
Peki sizce , gerçek bayram nedir ?.. Bence gerçek bir bayram : Değer bilen , vicdanlı bir kalbe denk gelmektir . İşte o zaman bir ömür bayram tadında bir hayat yaşanır ve insan anlaşıldığı , güven duyduğu bir kalpte varlığı ile hayata ahenk katar. Belki siz de bu anlamda bayramınızı bir ömür yaşıyorsunuz , belki de hala bayram yaşayacağınız günü bekliyorsunuz … Kim bilir … Sizin bayramınız ne zaman ?... … … …
Bayram bir tarafa ;
İnsan olarak gündemden , yaşanılanlardan etkilenmemek mümkün değil …
Tam ayağa kalkıyorum derken bir yumruk daha yiyoruz … Bu hep böyle oldu … Her gün başka bir felaket haberinin acısı oturdu göğsümüze … Demek ki sistem böyle … Demek ki her zaman yaptığımız işe yaramıyor … Einstein ‘ın ‘’ hep aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir ‘’ dediği yerdeyiz …
Yakamızı bırakmayacak acı ; çocuk , genç , kadın , sokak hayvanı , orman , siyasetçi ,politikacı , öğrenci , iş adamı … … Kimse kurtulamıyor ıstırabın pençesinden …
Nasıl koruyacağız akıl sağlığımızı biz …? Günlerimiz geçiyor … Hayat kısa … Hiç mi günyüzü görmeyeceğiz ..? Eğer dönüp akıl sağlığımızı korumak için bir şey yapmazsak , hayır …!! Maalesef acı içinde tüketeceğiz hayatı … Değiştirebileceklerimiz için elbette tereddüt etmeden harekete geçeceğiz , ancak bunu yaparken kendimize ‘yaşam’ durakları yaratmayı unutmamalıyız … Günün belli bir zamanını beden ve zihin sağlığına ayırmak zorundayız …
Geçiciliği hatırlayın … Her şey geçer … Bu da geçecek … Hem aydınlığa çıkmadan hemen önceki an , en karanlık olanı değil mi …? Oradayız … Aydınlanacak her şey … Bizden çok daha büyük bir matematik var … Hiç şaşmaz … Devran hep döner … İnancınızı kaybetmeyin … Ve o gün gelene kadar doğru olanı , erdemli olanı yapmaya , kötü olana katkıda olmamaya adayın kendinizi … Ancak böyle geçeceğiz karanlıktan … İçinden geçiyoruz … Dilerim doğru olan yolu seçip yürürsünüz ve yürürken arkanızda hep iyilik , güzellik bırakırsınız …
Aslında neye ihtiyacımız var , biliyor musunuz ? … Huzur , dinginlik ve aidiyet … Güneşli bir havada , yemyeşil ağaçların arasında , hiçbir yere yetişme kaygısı taşımadan ve güvende olduğumuzu bilerek yürüyormuşuz gibi…
İnsan insandan değil , tanıdıktan sonra değişen karakterlerden yoruldu … Aidiyet , gerçek anlamda aidiyet… Bu hissiyatı tüm okurlarım yaşasın diye umut ediyorum … … …
Bazen susarsın … Ne kelimeler yetebilir içindekine , ne de insanlar anlayabilir sessizliğini …
Yusuf suresi diyor ki : ‘’ Sabredersen , ödülün belki tez değil ama tek olur , meyvesi çok olur ve zamanlı değil SONSUZ olur … ‘’
Hepinize birliktelik içinde mutlu bayramlar diliyorum sevgili okurlarım . . .
Tebrik ederim çok güzel e anlamı büyük bir makale yazmıssınız emel hnm..
Çok teşekkür ediyorum Burak Bey... Değerli yorumlarınız benim için anlamlı... Selamlar ...
Tebrikler emel hanım. Mükemnrl bir msksle ksleme almışsınız. Yüreğinize ve kslemimize sağlık . Şeker tadında mutlu bayramlar
Çok teşekkür ediyorum İrfan Bey... Sizlere de iyi bayramlar dilerim... Selamlar ...